JUDO (Yeni)

TÜRKİYE JUDO FEDERASYONU

EUROPEAN JUDO UNION (AVRUPA JUDO FEDERASYONU)

Türkiye Judo Federasyonu Sporcu İstatistiklerimiz (YENİ)

Judo Sonuçları (YENİ)

Judo Strategy; David B.Yoffie, Mary Kwak

  • JUDO NEDİR?
    JUDO, yumuşaklık yolu anlamına gelen bir Japon mücadele sporudur. JU’ nun içinde teknik ve fizik eğitim vardır.Binlerce kez tekrarlanan teknikler refleks hale gelmedikçe kolay uygulanamaz. Judo’da kaba kuvvete yer yoktur.DO, eğitimin tamamen felsefesidir. Ruh eğitimini içerir. Judo ustaları, öğrencilerine eğitimin süreci içinde doğruluk, nezaket, sabır, sevgi ve saygı kavramlarını öğretir. Sporcusunun zekasını geliştirir ve kendi başına hareket etme yeteneğini kazandırır. Böylece kendine güven, nefse hakimiyet ve konsantre olabilme duyguları gelişir. Judo’da beden ve ruh gelişimi beraberce ele alınır. Teknik çalışmalarda başlıca prensip “rakibe mukavemet etmeme” ve “kuvvete karşı koymama” dır. Bu arada kaldıraç, merkezkaç, moment gibi az kuvvetle çok iş yapma esasına dayanan fizik kurallarından ve en önemlisi “denge bozma” ve “rakibin kuvvetinden yararlanma” kuralını uygulamaktır. Judo’da kuvvet yoktur. Bütün şiddet hareketleri yasaktır. Judoka, hasmına acı vererek değil, onu acı sınırının yanına getirerek üstünlük sağlar. Judo’nun eğitimi belirli bir sıra takip eder. Önce, düşmeler ve alçak seviyeli düşüşlere dayalı atış teknikleri öğretilir. Duruş, yakalama, vücut dönüşleri ve hareketinden denge bozma ile 4 ana prensibe dayalı atışın şekilleri tamamen bilimsel yöntemlere dayalıdır.    

    Judo’nun Tarihçesi
    Japonya’daki egemen dinler Şinto ve Budizm’dir. Judo, Jujutsu’dan doğan spor dallarından biridir. Jujutsu ve Judo Çin karakteri ile yazılan kelimeler olup Ju her ikisinde de ‘Yumuşaklık’ veya ‘Yol verme’, Jutsu ‘Sanat Çalışma’, ‘Do’ ise ‘Prensip’ veya ‘Yol’ anlamına gelmektedir.Jujutsu ‘Yumuşaklık Yolu’, Kodokan ise ‘Yolu Çalışma Okulu’ demektir. Judonun amacı, zihinsel ve ahlaki disiplin yoluyla sağlam karakterli insan yetiştirirken vücudu kuvvetli, faydalı ve sağlıklı yapmaktır. Judoda birinci kural, kuvvete karşı koymadan rakibin kuvvetinden yararlanmak, ikinci kural ise şiddet kullanmamaktır. Judo bu tür kuralları bedensel ve zihinsel enerjiden en üstün ve en uygun bir şekilde kullanabilme yöntemini öğretirken, bunu yaşamın her döneminde de kullanmasını sağlar

  • DÜNYADA JUDO’NUN GELİŞİMİ
    Judonun Do’ su, diğer Uzakdoğu sporlarındaki Do ile aynı anlamı taşır. Örneğin Aiki-Do, Taekwon-Do gibi. Bu bakımdan Do, tarihsel süreç içinde tek kökenden gelme felsefik bir sistemdir. Uzakdoğu’da Konfiçyüslük’e karşı LAOTZU tarafından TAOİZM olarak oluşturuldu. Tüm Uzakdoğu sporları kuşak renklerini, simgelerini, gelenek ve göreneklerini, disiplinini, TAOİZM’den aldı. Örneğin kuşak renkleri katedilen yolu, kırmızı kuşak iç aydınlatmayı, beyaz elbise saflığı ve dinginliği simgeler. Judodaki katalar ise doğayı ve evreni yorumlar. Bu sistem Uzakdoğu’da belirli yörelerin ve inanç sistemlerinin etkisi altında kalarak Çin’de, Kore’de, Japonya’da değişikliğe uğradı. Örneğin Japonya’da Bushi-Do, Zen-Do, Çin’de Kung-Do ya da Kung-Fu, Kore’de Taekwon-Do gibi. O dönemlerde Japonya’da feodal bir düzen söz konusuydu. Feodalite hem inançsal geleneğin sürdürülmesini isterken hem de hayatta kalabilme mücadelesinde kılıcın, ayak ve ellerin farklı tekniklerle gelişimini sağladı ve feodalitenin bu sisteminden SAMURAİ, Zen, Ken-Do gibi savaşçılar felsefi yapılar, kılıç ve döğüş sanatları ortaya çıktı. Bu sanatlardan biri de Jujutsu idi. Taijustu ve yawara olarak da bilinen jujutsu atış, vuruş, tekme, hançerleme, boğma, kol veya bacağı kıvırma gibi atak yapma ve bu ataklara karşı bir savunma sistemiydi. Jujutsu teknikleri çok eski tarihlerde bilinmesine rağmen 16. yüzyılın son yarısında sistemli olarak çalışıp Edo döneminde (1603-1868) bir sanata dönüştü ve birçok okulda ustalar tarafından öğretildi. Ancak 1800′lü yıllarda Japonya’da feodalite yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlayınca, feodalitenin dövüş sanatlarından daha çok spora yönelik yeni sistemli teknikler oluşturuldu. Örneğin Jigaro KANO, yalnız atış, boğuş, kırış, tutuş, teknikleriyle JUDO’yu, VEŞİBA; hasmın oynak yerlerinden yararlanarak, etkisiz hale getirme tekniğiyle AİKİDO’yu kurdular. Böylece bu sistemden JUDO, AİKİDO, KARATE, SAWATE, KENDO, AİKİDO gibi sporlar icat edildi. Prof. Jigaro KANO gençliğinde hocalarıyla Jujutsu çalışırken onların bilgilerinden yararlanıp, rakibine vururken ve onu atarken uygulanan kuralı aradı ve sonunda ‘Zihni ve fiziksel enerjiyi en iyi şekilde kullanmak’temel prensibi keşfederek 1884 yılında KODOKAN Okulu’nu kurdu. 1887′lerde de judonun teknik formüllerini oluşturdu. 1922 yılında ‘KODOKAN Kültür Toplumu Eğitim Cemiyeti’ kuruldu. Jigaro KANO, yetiştirdiği öğrencilerini 1900′lü yıllarda Avrupa ve Amerika’ya göndererek judonun dünyaya yayılmasını sağladı. Avrupa’da ilk judo karşılaşması 1918′de İngiltere’de yapıldı. 1951 yılında merkezi Paris’te olan Uluslararası Judo Federasyonu (IJF) kuruldu. 1956′da ilk Dünya Şampiyonası düzenlendikten sonra 1964 Tokyo Olimpiyatları’nda olimpik spor olarak kabul edildi. 1956, 1958 ve 1961 yıllarında düzenlenen Dünya Şampiyonaları yalnız erkeklerde ve açık sıklet olarak yapıldı. 1979′da Fransa’da yapılan Dünya Şampiyonası’nda ise bugünkü sıkletler kullanılmaya başlandı. Bayanlarda Dünya Şampiyonası ilk kez 1980 yılında New York’da düzenlenirken, 1992 Barcelona Olimpiyat Oyunları’nda müsabakalara ilk kez bayanlar da katıldı. Tüm dünyada hızla yayılan judo, bilim adamları, pedagoglar ve doktorlar tarafından ailelere, çocuğun ruh ve fiziksel gelişimi açısından önemle tavsiye edilmektedir. 7′den 70′e kadar, herkesin kendisine göre oluşturulmuş teknik ve egzersizlerle yaptığı bu spor, olimpiyatlarda ülkelerarasında en fazla katılımın sağlandığı bir spordur.
  • JUDO'DA TEKNİKLER ve TÜRKİYE'DE JUDONUN GELİŞİMİ
    Ayaktan atış, yerde mücadele ve vuruş teknikleri olmak üzere, üç büyük grupta toplanır. Ayaktan atış teknikleri; elle, kalça ile ve ayakla olmak üzere üç kısımdır. Bunun yanı sıra, kendini yere atarak yapılan teknikler vardır. Ayaktan atış teknikleri 40 adettir. 65 adet olan yer teknikleri içinde hareketsiz bırakma, boyun ve kol kilidi teknikleri bulunmaktadır Ate Waza ismi verilen vuruş teknikleri içinde aşağı yukarı karate bünyesinde yer alan tüm vuruşlar yer almaktadır. Bu son bölüm, yarışmalarda kullanılmamaktadır. Judo’nun kendini koruma kısmında ele alınmaktadır. Judo’nun bünyesinde Aikido’nun tüm duruş, tutuş, vücut dönüşü ve atışları da yer almaktadır. Ayrıca Jui Jutsu, Judo’nun bir nevi ilkel şekli olup, özellikle silahlı kuvvetler ve emniyet güçleri bünyesinde göğüs göğüse mücadele kapsamı içinde uygulanmaktadır.

    Türk spor kültürünü inceleyecek olursak, Judo sporunun kökünü eski Türklerde de buluruz. Orta Asya’da Türk Devletleri tarafından yaygın olarak yapılan ve tüm dünyaya tanıtarak, artık dünya şampiyonaları düzenlenen Kuraş, Judo’nun belki de atasıdır. Bu spor da judo elbisesine benzer bir elbise ile yapılır. Bunun örneklerini ülkemizin bazı yörelerinde de görmek mümkündür. Bugünün modern judo sporu, Japon Jigaro Kano tarafından kurulmuştur. Kano, 1860 yılında Kobe kentinde doğmuş, siyasal bilgiler eğitimi almış, milli eğitimde görev yapmış, Japon rahipleri başkanlığı ve senatörlük gibi devlet işlerinde bulunmuş ve 1938 yılında ölmüştür. Jigaro Kano, 1882 yılına kadar uzun bir jui jutsu eğitimi almış, bu tarihten sonra Jui Jutsu’nun zararlı bulduğu teknikleri ayıklayarak, kendi deyimi ile JU JUTSU DO dediği JU DO’yu kurmuş, eğitim verdiği dojoya da KODOKAN ismini vermiştir.
    Bu Orta Asya da mevcut olan mücadele sporunun, Jui jutsu adı altında Japonya’ya gelişi ise 17. yüzyılda CHEN YUAN PİNG isimli bir Çinli usta eli ile olmuştur. Türkiye’de Judo resmen 1962 yılında başlamıştır. Halil YÜCESES, Namık EKİN, Prof.Dr.Feridun YENİSEY, Nazım CANCA, Prof.Dr.İbrahim ÖZTEK, Aydın ÖZTEK, Ergun GÖKTUNA, Muvahhit BAYMUR, Engin ÇORUH, Berkol ÖKTEN, Ayhan SEZGİ, Natık CANCA, Şefik GÜVEN, Metin ALTINZİNCİR gibi Silahlı Kuvvetler veya Emniyet Güçleri bünyesinde görevli sporseverler, küçük gruplar halinde önce İstanbul ve Ankara’da daha sonra da tüm yurtta bu sporun öncüleri olmuşlardır. Bu Budoka’lar, Judo sporunun yanı sıra Karate, Aikido ve Jui Jutsu sporlarında da çalışmışlar, çeşitli gösterilerle bu branşları tanıtmışlardır. Judo sporuna; Letterie, Kawabe Chiba Novowitch, Barraco, Ra, Yoshimura, Yodoya, Varoşçuk, Dörbant, Maissner, Onozavwa ve Aramaki gibi birçok yabancı hocanın da zaman zaman önemli katkıları olmuştur. 1974 Yılından bu yana Balkan Şampiyonaları’nda, takımımız madalyalı başarılarını sürdürdü. İlk Balkan şampiyonu olan sporcumuz ise 63 kg’de Adnan ÖZMEN’dir. 1978 yılında Milli Takımımız Avrupa Takımlar Şampiyonasında 4. olmuştur. Yine ilk kez Gençler Avrupa Şampiyonasında 66 kg’da Gamze SAKIZLIGİL ile 52 kg’da Hülya ŞENYURT bronz madalya kazanmışlardır. Bu şampiyona, 1990 yılında Ankara’da yapılmıştır.1992 yılında ilk kez 48 kg’da Hülya ŞENYURT Barcelona’da Olimpiyat 3′üncüsü olmuştur. İlk Dünya Şampiyonluğu derecesi de Mısır’da yapılan Dünya Şampiyonası’nda İlknur KOBAŞ tarafından elde edilmiştir. 1997 yılında Avrupa Şampiyonası’nda ilk kez 65 kg’da Hüseyin ÖZKAN ile Selim TATAROĞLU’nun almış olduğu altın madalyalar ile yine 1997 Akdeniz Oyunları’nda Hüseyin ÖZKAN’ın aldığı altın, Selim TATAROĞLU’nun aldığı gümüş, 48 kg’da Gülnigar GÜLSARAN, 61 kg’da Neşe YAZICI, 66 kg’da Gamze SAKIZLIGİL ve 72 kg’da Zarife YILDIRIM’ın kazandığı bronz madalyalar, Gençlik Olimpik Günlerinde 50 kg’da Erbay FINDIK ve Ebru AKTAN’ın kazandığı gümüş, 52 kg’da Zehra DOĞAN’ın elde ettiği bronz madalyaları, yine Balkan Ümitler Şampiyonası’nda elde edilen 7 altın, 9 gümüş, 8 bronz madalya ve turnuvalardaki üstün başarılar ile Türk judosu o güne kadarki en parlak devrini yaşamıştır. 1951′de Internasyonal Judo Federasyonu (IJF) , 1952′de Avrupa Judo Birliği (EJU) kuruldu. İlk Dünya Şampiyonası 1956 yılında Tokyo’da yapıldı. Judo 1964 Tokyo Olimpiyatları ile Olimpik spor oldu.

    TÜRKİYE’DE JUDO’NUN GELİŞİMİ

    Bazı kaynaklara göre, judo, Orta Asya’da doğmuş olan eski bir Türk sporudur. Fakat daha sonra Japonlara geçti ve onlar tarafından stilize edildi. Judo, ülkemizde 1960′lı yıllarda Askeri ve Polis Okulları ile Komando Birlikleri’nde yapılmaya başlandı. 1962 yılında Japonya’ya güreş antrenörü olarak giden Halil Yüceses orada judo eğitimi aldıktan sonra dönüşünde Eminönü Denizcilik Lokali ve Fatih Güreş Kulübü’nde ilk judo çalışmasını başlattı. Daha sonra Üsküdar Anadolu Kulübü’nde Halil Yüceses ile birlikte Namık Ekin, bu çalışmalara devam etti. Judo sporu 1964 yılında önce Güreş Federasyonu’na bağlandı, 1966 yılında ise bağımsız bir federasyon oldu. Judo Federasyonu’nun kurulmasının ilk başkanlığına da Hakkı Isıgöllü’ nün atanmasının ardından 1967′de ilk Türkiye Şampiyonası düzenlendi.
    1969-1979 yılları arasında Judo ve Taekwondo, 1980-1990 arasında ise Judo ve Karate Federasyonu olarak faaliyetlerini yürüten federasyon, 1990 yılından itibaren Judo Federasyonu adı altında hizmet verdi. Kuruluşundan 1993 yılına dek atama ile göreve gelen Federasyon Başkanları bu tarihte çıkarılan yönetmeliğe göre seçimle görev almaya başladılar, ilk seçimlerde Natık Canca Judo Federasyonu Başkanı oldu. 1964 yılında Halil Yüceses, Rıza Doğan, Mucahit Baymur, Nazım Canca, Ergun Göktuna gibi hocalar judonun yayılması için faaliyet gösterirken, Hollanda Kral Signel Deniz Assubay Okulu ve Milli Türk Talebe Birliği’nde daha sonra judonun gelişmesinde öncü rol olan Namık Ekin, İbrahim ve Aydın Öztek, Feridun Yenisey, Feridun Başaran gibi sporcuları çalıştırdı. 1968 yılında Fransiz Michel Novovitch’in Türkiye’ye antrenör olarak gelmesiyle modern judo başladı. 1969 yılında Japon Kültür Derneği’nin girişimiyle Vaseda Üniversitesi’nden Yoşimura ülkemize gelerek, kodokan stilinin gelişmesine yardımcı oldu.
    1970 yılında gelen Güney Koreli Ra Soo Cho, ilk resmi müsabaka olan 1971 Akdeniz Oyunları’na milli takımı hazırladı. 1974 yılında Japon Takahiro Yodoya ülkemize gelen bir diğer önemli yabancı hoca oldu ve 1975 Akdeniz Oyunları’na katılan ekibimizi çalıştırdı. Namık Ekin, 1970 yılında ABD’de elde ettiği Teksas Şampiyonluğu ile yurtdışında madalya kazanan ilk judo sporcumuz oldu. 1971 yılında düzenlenen İzmir Akdeniz Oyunları’nda ilk resmi müsabakaya katılan judocularımız büyük başarı göstererek 5 sıklette 5 madalya kazandılar. (63 kiloda Ali Demir bronz, 70 kiloda Süheyl Yeşilnur gümüş, 78 kiloda Namık Ekin bronz, 95 kiloda Kamil Korucu gümüş, +95 kiloda Ali Berber bronz madalya). İlk kez 1975 yılında İstanbul’da yapılan Balkan Şampiyonası’nda 63 kiloda Adnan Özmen altın madalya alırken, ekibimiz 3′lük elde etti. Aynı yıl Cezayir’de yapılan Akdeniz Oyunları’nda Ali Demir 71 kiloda gümüş, Adnan Özmen 63 kiloda bronz madalya kazandılar. 1980′de İstanbul’da yapılan şampiyonada erkeklerde Süheyl Yeşilnur 78 kiloda birinci geldi. 1985 yılında İzmir’de düzenlenen Balkan Şampiyonasında bayanlarda 48 kiloda Bilge Papakçı, 52 kiloda Bedriye Ersan birinci gelirken 1987 yılında ülkemizde ilk kez Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü’nde judo bilim dalı kuruldu. 1988′de Atina’da yapılan şampiyonada erkeklerde 71 kiloda Alpaslan Ayan ve 78 kiloda Temel Çakıroğlu şampiyon oldular. 1989′da Romanya’da düzenlenen Balkan Şampiyonası’nda Veli Yılmaz 95 kiloda altın madalya alırken, 1990 yılında İzmir’de yapılan Avrupa Şampiyonası’nda genç bayanlarda Hülya Şenyurt 48 kiloda, Gülten Eyüpoğlu 66 kiloda ve Belgin Karaaslan 72 kiloda altın, Gamze Sakızlıgil ise 66 kiloda bronz madalya kazandılar. Aynı şampiyonada erkeklerde Haldun Efemgil 60 kiloda, Yavuz Yolcu 65 kiloda ve Alpaslan Ayan 71 kiloda Balkan Şampiyonu oldular. 1990 yılında Fransa’da düzenlenen Dünya Gençler Şampiyonası’nda Türkiye ilk kez bayanlarda Gülşen İntaş ile bronz madalya kazandı. 1991 Avrupa Gençler Şampiyonası’nda 2. olan Hülya Şenyurt, 1992 Barcelona Olimpiyatları’nda 48 kiloda bronz madalya alarak olimpiyatlarda madalya alan ilk bayan sporcumuz oldu. Atina’da yapılan Avrupa Şampiyonası’nda Hülya Şenyurt ile Akdeniz Oyunları’nda Tufan Durmuş, bronz madalya kazanırken 1993 yılında Tel-Aviv’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda 66 kg. da Gamze Sakızlıgil bireysel ve “Erkek Milli Takımı” takım olarak Avrupa 3.’lüğü elde etti. 1994′te düzenlenen Dünya Gençler ve Avrupa Gençler Şampiyonalarında 61 kiloda İlknur Kobaş altın madalya, Bektaş Demirel de bronz ve altın madalya kazandılar. 1995 yılında Japonya’nın Chiba kentinde düzenlenen Dünya Judo Şampiyonası 65 kiloda Bektaş Demirel ve açık kategoride Selim Tataroğlu dünya üçüncüsü olarak bronz madalya kazanırken, Türkiye şampiyonayı iki bronz madalya ile tamamladı. İspanya’da yapılan Avrupa Şampiyonasında ise 61 kiloda İlknur Kobaş Avrupa Şampiyonluğu’na ulaşırken 72 kiloda Halil Bıyık Avrupa 3.’sü oldu ve judocularımız 1996 Atlanta Olimpiyatları’na katılmaya hak kazandı. Türk judosunun gelişiminde rol oynayan belli başlı yerli teknik direktörler 1967-1979 yıllarında Namık Ekin, 1979-1980′de İbrahim Öztek, 1980-1985′te Ali Demir, 1986-1989 yıllarında Selahattin Ünay olup, ülkemizde judonun gelişimine katkısı olan antrenörlerden bir kısmını, Savaş İyidoğan, Mehmet Ön, Faruk Ön, Resul Yolcu, Adnan Özmen, Ahmet Kambur, Sabahattin Zaimoğlu, Cihat Şener, Yılmaz Mesci, Aydın Öztek, Ahmet Berkol gibi isimler oluşturmuştur. Başarılı Uluslararası Judo Hakemlerimiz arasında ise Metin Özkan, Bünyamin Er, Zihni Papakçı, Ayhan Sezgi, Metin Altınzincir, Natık Canca, Nurdan Canca yer almıştır.

    JUDO KUŞAKLARI Judocular bilgi ve becerilerine göre sınıflara ayrılır.

    a) Kyu (Kahverengi Kuşağa kadar)
    b) Dan (Siyah Kuşak dereceleri) Avrupa ve Türkiye’de uygulanan sisteme göre Kyu’ lar; Rok Kyu (Beyaz Kuşak) Go-Kyu (Sarı) Shi-Kyu (Turuncu) San-Kyu (Yeşil) Ni-Kyu (Mavi) İk-Kuyu(Kahverengi)
    JUDO YARIŞMA KATEGORİLERİ Erkeklerde; yakın geçmişte uluslararası judo karşılaşmaları 60,65,71,78,86,95,+95 kg, olmak üzere 7 sıklette, ayrıca her sıkletin katılabildiği açık sıklette olmak üzere yapılırdı. Bayanlarda ise 48,52,56,61,66,72,+72 kg. olmak üzere 7 sıklette maçlar yapılırdı. Bu gün ise ; Büyükler Kategorisinde sıkletler; Bayanlar : -48, -52, -57, -63, -70, -78, +78 kg olmak üzere 7 sıklette yarışmaktadırlar. Sıkletlerin belirlenmesinde -48 den itibaren +4,+5,+6,+7,+8 ilave edildikten sonra 78 kilodan fazla olanların yarıştığı bir belirleme söz konusudur. Erkekler: -60, -66, -73, -81, -90, -100, +100 kg olmak üzere 7 sıklette yarışmaktadırlar. Sıkletlerin belirlenmesinde -60 tan itibaren +6,+7,+8,+9,+10 ilave edildikten sonra 100 kilodan fazla olanların yarıştığı bir belirleme söz konusudur.

  • JUDO KATALARI
    Yöntemlere uygun ve doğru olarak yapılan teknikler judo prensiplerine ters düşmemeli genel olarak hoş görünmelidir. Sınava giren judoka, tekniklerdeki ahenk ve ritim yönünden eş’ini kendi seçer. Bu nedenle eşin hareketleri sınav notunu etkiler.Katalar yapılmaya başlandığında, sistem ne olursa olsun aynı tempo ile devam eder. Fazladan bir hareket dinlenme ve duraklama olmaksızın bitirilir. Kataya başlama bitiriş, selamlama, yürüyüş, tutuş, Tori ve Uke’nin uyumu, düşürüş, seri aralarındaki hareketler, ciddiyet ve tekniklerdeki ana prensipler puanlama için önemlidir. Aşağıda 9 ayrı kata yer almaktadır. Bu kataların önünde bulunan sayılar aynı zamanda dan derecesini göstermektedir. Bununla beraber her sınav için, hangi dan da hangi katanın sorulacağı adaylara duyurulur.9 katanın serileri, teknikleri ve Türkçe açıklamaları aşağıda gösterilmiştir.

    1.NAGE-NO-KATA (Atışın şekilleri)

    2.KATEME-NO-KATA (Hareketsiz Bırakmanın Tutuş şekilleri)

    3.KİME-NO-KATA (Kendini korumanın)
    4.SHlNKEN-SHOBU-NO-KATA (Hakiki Mücadelenin Şekilleri)

    5.GOSKİN-JİTSU-NO-KATA (Modern Kendini Korumanın Şekilleri)

    6.JU-NO-KATA (Esnekliğin, Yumuşaklığın Şekilleri)

    7.İTSUTSU-N-KATA (Beş Sembolün, Prensibin Şekilleri)

    8.KOSHİKİ-NO-KATA (Çok Eskinin Şekilleri)

    9.GENOSEN-NO-KATA (Karşı Atışın Şekilleri)

    10.SEİRYOKİ-ZEN’YO-KOKUMİN-TAİ İKU-NO-KATA (Maksimum Verim için Fiziksel Eğitimin şekilleri)

    (26.06.1999 gün ve 23737 sayılı Resmi Gazete)

    Dipnot: Resimlerim ve beyanlarım dışındaki Judo ile ilgili genel bilgilerin bir kısmı Türk Japon Vakfının sitesinden alıntılanmış ve yararlanılmıştır.

    Ustalık dereceleri

    Derece Ad Kemer
    1 Sho Dan Siyah Kemer
    2 Ni Dan Siyah Kemer
    3 San Dan Siyah Kemer
    4 Yon Dan Siyah Kemer
    5 Go Dan Siyah Kemer
    6 Roku Dan Kırmızı-Beyaz
    7 Shichi Dan Kırmızı-Beyaz
    8 Hachi Dan Kırmızı-Beyaz
    9 Ku Dan Kırmızı
    10 Ju Dan Kırmızı
    Judo ile ilgili bazı bilimsel çalışmalar:

    1-Türk ve Rus Judo Ümit Milli Bayan Takımlarının Bazı Fiziksel ve Fizyolojik Parametrelerinin Karşılaştırılması (Selami Yüksek-İbrahim Cicioğlu)

  • KATA TEKNİKLERİ
    1.NAGE-NO-KATA (Atışın şekilleri)

    TE-WAZA

    Uki-Otoshi

    Seoi-Nage

    Kata-Gruma

    KOSHİ-WAZA

    Uki-Goshi

    Harai-Goshi

    Tsurikomi-Goshi

    ASHİ-WAZA

    Okuri ashi-harai

    Sasae tsurikomi-ashi

    Uchimata

    MASUTEMİ-WAZA

    Tomoe-nage

    Ura-nage

    Sumi-gaeshi

    YOKO-STEMİ-WAZA

    Yoko-gake

    Yoko-guruma

    Uki-waza

  • JUDO HAKKINDA KİTAPLAR
  • YENER YÜKSEL, VETERAN JUDOCU. JUDO HAKEMİ, JUDO ANTRENÖRÜ
    Yener YÜKSEL, Mülkiye Başmüfettişi.
    Aslen Nevşehir, Gülşehir ilçesinden olup 1961’de Ankara’da doğdu.
    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye bölümlerinden mezun olduktan sonra 1985 yılında Isparta Kaymakam Adayı, 1988 de Eskişehir İnönü, 1990 da Erzurum Şenkaya, 1992 de Çankırı Eskipazar Kaymakamı olarak görev yaptı. 1993-94 yıllarında İçişleri Bakanlığında Eğitim Dairesinde Şube Müdürü, 1994 te Mülkiye Müfettişi, 1995 ten bu güne kadar da Mülkiye Başmüfettişi olarak görev yapmaktadır.
    Görevli olarak bulunduğu Edirne’de judoyu üst yöneticiler düzeyinde tanıtmış, 2020 yılında yeni bir spor salonu yapılmasına vesile olmuştur. Edirne Valiliği (Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü) tarafından 30.12.2020 gün ve 89584309/150 sayılı Vali onay yazısında “Edirne Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne ait Şükrüpaşa Spor Kompleksi içerisinde yer alan "İlknur Kobaş judo salonu"na bitişik olarak 2020 yılında Edirne Valiliği tarafından ek bir judo salonu yapılmıştır. Valilik Makamınca yaptırılan ek salona, judo branşına yapmış olduğu katkılardan dolayı 'Mülkiye Başmüfettişi Yener Yüksel' adının verilmesi hususu” Vali Ekrem Canalp tarafından onaylanarak bu salona ismi verilmiştir.
    1975 yılında Ankara Selim Sırrı Tarcan Spor Salonunda Yeni Ankara Judo İhtisas Kulübünde (YAJİK) Judoya başladı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Spor Kulübünde (HÜSK) judo yaptı. 1985 yılına kadar müsabık olarak spor hayatını sürdürmüş, Türkiye Şampiyonalarında ve bölgesel şampiyonalarda dereceler almıştır. Aynı zamanda 1981 yılından bu yana da judo hakemi olarak judonun içinde yer alan ve 1984 te Ankara bölge, 2007 de Milli Hakem olan Yener YÜKSEL, 2011 yılından itibaren veteran sporcu olarak Türkiye Şampiyonalarında derece almıştır. 2012 yılında Türkiye Judo Federasyonu Gözlemciler Kurulunun başına getirilmiş, halen bu görevi sürdürmektedir. 2014 te fahri antrenör olmuştur. Halen 3.kademe kıdemli antrenör olup, 2017 yılında Ankara’da oluşturduğu "Yetişkinler Judo Grubu"na 19 Mayıs Judo Salonunda haftada 4 gün grubun kalabalıklaşması üzerine Bünyamin Er hocanın da desteğiyle judo antrenmanı yaptırmakta iken bahse konu spor kompleksinin yıkılarak yeniden yapılması çalışmaları çerçevesinde 2022 sonrasında Yenimahalle'de bulunan Türkiye Judo Federasyonu'nun Judo Salonunda Pazar ve Pazartesi günleri 20:30 da başlayan antrenmanlarına devam etmektedir. Bu antrenmanlara sağlıklı olmak koşuluyla prensip olarak 18 yaşın üzerindeki yetişkinler ve bunların çocukları, istisnai olarakta uygun görüldüğü takdirde muvafakat alınmak kaydıyla 18 yaşın altındakiler de kabul edilmektedir. Haftanın Çarşamba ve Cuma günleri aynı yerde ve aynı saatlerde de Yetişkinler Grubundan ayrılan bir grubun "Sakura Judo Grubu" adı altında Bünyamin Er , Dursun Akkuş, Mustafa Taki Parlak, Gülabi Gültekin tarafından faaliyette bulunduğu görülmektedir. Yine Ahmet Özdemir hoca tarafından, Murat Olcay, Mustafa Taki Parlak , Gülabi Gültekin ve eski judocu veteran hocaların da bulunduğu aynı yer ve saatlerde Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri "Ankara Veteranlar Judo Grubu" çalışmalarına devam etmektedir. 12.06.2023

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Close